28 Aralık 2015 Pazartesi

KEKEME ÇOCUKLAR KOROSU - Tarık Tufan


134 sayfa
Roman
Profil Yayıncılık
14. Baskı: Eylül 2015



Evet, yıl bitmeden dayanamadım, 2. Tarık Tufan kitabımı da okudum.

Bu kitabı Hayal Meyal'e göre daha kafa karıştıcı ve daha buhranlıydı.

Şöyle ki;

Kahramanımız bir radyo programcısı ve şizofreni hastası...


Kitap 3 bölümden oluşmakta. Bölüm başlıkları çok hoşuma gitti benim:)

1.  Önerme: Eğer hala nefes alıp verebiliyorsan, hayatta bir şeyleri değiştirebilme şansın var demektir.

2. Önerme: Hala nefes alıp verebiliyorum.

Sonuç Önermesi: Hayatta bazı şeyleri değiştiremem!

Zaman zaman kahramanımızın, aykırı kişiliğiyle gerçekleşen çekişmelerine tanık oluyoruz, zaman zaman da çocukluğuna dönüyor, çocukluğunda yaşadığı sıkıntıları dinliyoruz... Üniversite yıllarını, aşkını, hayata ilişkin görüşlerini de paylaşıyor bizimle kahramanımız ama bunların belli bir sırası yok, içinden nasıl anlatmak geldiyse biz de öyle dinliyoruz.

Tarık Tufan kitabının 5. baskısında önsöz yazma ihtiyacı hissetmiş ve bunu da şöyle açıklamış:

"Bu kitap ilk yazıldığı zaman söylediklerimin kimin için ve hangi düzeyde anlam ifade edeceğini bilmiyordum. Anlatmam gerektiğine inandığım şeyler vardı ve yazarak anlattım. Planlanmış, hesaplanmış bir vaziyet yoktu ortada.

Şimdi bazı şeyleri görebilmiş olmanın rahatlığıyla "önsöz" niyetine birkaç şey söylemek isterim.

Kekeme Çocuklar Korosu, bu koronun çocuklarına ulaşabilmiş bir kitap. Kimi zaman bağıra çağıra, kimi zaman utana sıkıla, kimi zaman da dudak ucuyla söylediklerini anlayan binlerce okuyucusunu buldu kitap.

Bir dönemi anlatmanın çeşitli yöntemleri var ve Kekeme Çocuklar Korosu da, 1990-2000 yılları arasında İslamcılık söyleminin bir tarafında yer tutmuş kuşağın içinde biriktirdiklerinin "dikkafalı" bir söylemle dışavurumudur."

Kitabın bende uyandırdığı izlenime gelirsek...

Tamam, altını çizdiğim bir çok cümle, hatta paragraf oldu ki hepsini buraya almadım ama yazarın tanımladığı gibi "1990-2000 yılları arasında İslamcılık söyleminin bir tarafında yer tutmuş kuşağın içinde biriktirdiklerini "dikkafalı" bir söylemle dışavurumu" olarak göremedim ben kitabı. Tamam buna ilişkin bölümler de vardı ama kitabın bütününe baktığımda şizofrenik bir karakterin kendiyle, insanlarla, hayatla hesaplaşmasını ve bunları kafasında anlamlandırmaya ilişkin çabasını gördüm ben.

Kitap kötü değil, yine doğru tespitler, güzel ifadeler var ancak bir kafa karışıklığı da var...

Tarık Tufan okumalarına başlamak için iyi bir tercih değil bence...

Altı Çizilenler :

"Bakışlarımda gitgide solan bir yaşam var. Siyah beyaz bir fotoğrafın kırışıklıkları değiyor yüzüme. Savaşı senin saçlarında kaybettim. Şeytan alın yazımdan ganimet topluyor şimdi."

"Tanık durumu beni hep tiksindirmiştir. Olaya katılmazsam ben neyim ki ? Var olmak için katılmaya ihtiyacım var." A. S. Exupery

"Biraz zaman geçsin her şeyi unutacaksın. Biraz zaman geçsin her şey seni unutacak." M. Aurelius

"Hayatı çoktan seçmeli sorular gibi algılıyorsun. Oysa sandığın kadar çok değil seçenekler. Yalnızca iki şıktan söz edebilirsin. Ve bu ikisi birbirini reddetmiyor. Sen ve Tanrı..."

"Serseri yürüyüşlere bırakırsınız bazen kendinizi. Ahenkli adımlarla başlar kaçışlarınız. Hangi sokağa girseniz bitti dediğiniz eski bir sayfanın satırlarında bulursunuz kendinizi. Dünde kaldı dediğiniz ne varsa, döndüğünüz her köşebaşında karşınıza çıkar. Şehri küçültür serseri yürüyüşler. Unuttum dediğiniz ne kadar yüz varsa, kalabalığın içinde size bakar. Sokak satıcılarının sesini bırakırsınız kendinizi, vitrinlere yahut da. Bir bulvar gazetesinin üçüncü sayfasına düşer yaşamınız."

"Sihirli bir lamba gibi önümüze alıp yarını, dilemeye başlıyoruz aklımıza geleni. Yarına ait ne varsa çaresiz bir kutsayış bizimki. Yarının hep olacağına ve iyi olanların yarında olacağına dair bir inanç. Falcıların anlattığı yalancı yarınlar hikayelerini dinlemekten garip bir haz duyuyoruz. Yarına ilişkin tüm yalanlara inanmak ihtiyacı bu. Yarınlar aşkına yaşıyoruz. Şimdiki zamanı çalınmış bir kuşağın gelecek zaman kiplerinden merhamet dilenişi ortada olan. Tükenen bir kuşağın varoluşunun yarında olduğuna ilişkin hayalleri belki de. Ertelenen duyguların kayboluşunu geciktirmek diyelim ya da."

"Kente sahip olduğun her şeyini kat, bedenini, yüreğini, yaşantını, kalbini, benim diyebileceğim ne varsa kente kat. Kent seninle beslenecek. Senden eksildikçe kent fazlalaşacak. İnsanlardan aldıklarıyla büyüyecek. Üst üste yaşamlar,  üst üste gelecek tahayyülleri besleyecek kenti. Kentin varlığı,  başkalarının yokluğuyla büyüyecek. Tek tek bütün ruhlar, büyük bir ruhun boyunduruğuna girecek."

"Gözlerine bant çekiliyor zavallı çocukların, kızların, kadınların. Hüzün en çok gözlerden okunuyor. Gazetelerde hep gözler gizleniyor. Acı en çok gözlere siniyor. Utanç en iyi gözlerden okunuyor. Gözler hayatı tefsir ediyor. Hayat gözlerden kendini ele veriyor."

Kitap Tanıtımından:

"Modern yaşam ölümü unutturur" der Ahmet Hamdi Tanpınar. Bu söz herhalde en çok 1980 sonrası kuşak için geçerli. Sadece ölümü unuttursa iyi, tüm değerleri de yapboz haline getirdi. Popüler kültürün hızlı yayılışı ve modern yaşam tasarımları birçok hayatı ve duyarlılığı kapitalizmin çöp kutularına yuvarladı. Artık neredeyse hemen her şeyin bir "bedeli" ya da "fiyatı" vardı. Bu hızlı yaşamda kendini içlerine hapsedenler İslamcı söylemin tarafında yer alanlardı. Elinizdeki kitap 1990-2000 yılları arasında İslamcılık söyleminin bir tarafında yer tutmuş kuşağın içinde biriktirdiklerini "dikkafalı" bir söylemle dışavurumu; bu koronun çocuklarına ulaşabilmiş, kimi zaman bağıra çağıra, kimi zaman da dudak ucuyla söylediklerini anlayan kitlenin kitabıdır. Kekeme Çocuklar Korosu içinde barındırdığı insanlar ve onların öyküleriyle kocaman bir duygu dünyasına karşılık geliyor.


16 yorum:

  1. beni Tarık Tufan okumaya fena halde sevk ediyorsun :)

    YanıtlaSil
  2. Tarık tufan uzun zamandan beri okumuyordum. Ama senin bu kitabın altını çizdiği bölümleri okuyunca: ''acaba bir Tarık Tufan okusam mı?'' diye kendi kendime sordum. ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) böyle de insanın canını çektiririm:)

      Sil
  3. Tarık Tufan hiç okumadım, hele kitabın ismi çok ilginç geldi, tanıttığın için teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. di mi:) ben de çok sevdim kitabın ismini:) Yazarın son çıkan romanının adı da "şanzelize düğün salonu", şahsen o isim de beni çok çekti:)
      sevgiler...:)

      Sil
  4. Bir yazardan daha haberim oldu sayenizde:) Konusu güzelmiş.Okurum inşallah bunu da;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tarık tufanla tanışmanızı şiddetle öneririm, güzel bir anlatımı var...
      sevgiler...

      Sil
  5. Tarık Tufan'ın Bir Adam Girdi Şehre Koşarak'ını ilk zamanlarında çok almak istiyordum ama sonra beğenip beğenmeyeceğimden emin olamayınca ertelemiştim. Tarık Tufan hakkında olumlu yorumundan sonra deneyebilirim sanırım :))

    YanıtlaSil
  6. Tarık Tufan hiç okumadım... Fikir edindim. Kalenimine sağlık... Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim katkın için:) keyifli okumalar, sevgiler:)

      Sil
  7. Şanzelize düğün salonunu gördüm bende alsam mı almasam mı dıye arada kaldım vazgectım almaktan. Bizim billboardlarda bayadır goruyorum söyleşiye geliomuş sanırım tarık tufan. Söz dinlerim ben hayal meyal ile başlıcam bu yazara :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. önce eski kitaplarını okuyayım diyorum ben de ama isminden dolayı şanzelize de bana göz kırpıp duruyor raftan:) aaa ne güzeeel söyleşiye geliyor demek:) belkim gidersin;)
      :)) o daha güzel bi başlangıç olur sanki:)

      Sil
  8. Hiç Tarık Tufan okumamışlığın ezikliğini hissediyorum şu an :)

    YanıtlaSil