İthaki Yayınları
371 sayfa
Eskiden gerçek hayata
ilişkin romanları okumayı sever(Ayşe Kulin bağımlılığım o dönemlerden kalmadır),
fantastik kitaplara ise çok önyargılı yaklaşırdım. Fantastik kitapları vakit
kaybı olarak görürdüm. Sonra bir dönem okumaya ara verdim, hala yanarım o kayıp
yıllarıma…Tekrar okumaya başladığımda ise kitap tercihlerimi tür bazında
çeşitlendirdim ancak fantastik türe olan önyargım devam etti.
Yaş ilerledikçe
yaşanmamışlıklar, keşkeler, kayıplar vs.lerle törpüleniyorsunuz ve hayat zaman
zaman ağır gelmeye başlıyor ve gerçekte yaşayamayacağınız olayların yaşandığı
bir dünyaya kaçmak istiyorsunuz. Hayali bile güzel geliyor olmazların… İşte bu
noktada fantastiğe olan direncim kırıldı. Ve YOKYER ile önyargım tamamen
yıkıldı.
Kitabı gördüğüm ilk
anda kapağına hayran kaldım, konusunu dahi bilmeden okumalıyım dedim. Kapak resmen
beni oku diye çağırdı!
Kahramanımız Richard
Mayhew sıradan bir hayatı olan sıradan bir adamdır. Bir gün yolda gördüğü yaralı bir kıza(Door)
yardım eder ve kendisine Aşağı Londra’nın kapıları açılır ve macera burada
başlar, Richard eski hayatını geri kazanmak için mücadeleye başlar. Çok sıcak, esprili bir anlatımı var yazarın. Öyle
ki kitaptaki kötü karakterlere (Bay Croup ve Bay Vandemar) bile bir sempati
besledim:) Kızamadım onlara veya Door ve Richard’ın peşine düştüklerinde korkmadım,
onlardan bile pozitif elektrik aldım:) Neil Gaiman’ın
tarzını çok beğendim ve diğer kitapları da listeme girdi.
Kitap
Tanıtımından
Genç ve
iyi kalpli Richard Mayhew'un sıradan hayatı, bir kaldırımda karşısına çıkan
yaralı genç kızın hayatını kurtarmasıyla sonsuza dek değişir. Bu iyilik
Richard'ı var olduğunu hayal bile etmediği bir dünyayla –şehrin altındaki terk
edilmiş Metro istasyonları ve kanalizasyonlarda gelişmiş karanlık bir yaşamla–
tanıştırır. O artık, yarıklardan düşen insanların yaşadığı Aşağıtaraf'ın bir
parçasıdır... ve eğer bildiği dünyaya dönmek istiyorsa, gölgelerin ve
karanlığın, canavarların ve azizlerin, katillerin ve meleklerin şehrinde
yaşamayı öğrenmek zorundadır..
Gaiman,
basitçe söylemek gerekirse, hikâyelerin hazine evi gibi ve biz de ona sahip
olduğumuz için şanslıyız... Stephen King
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder