3 Temmuz 2014 Perşembe

YOKYER- Neil Gaiman



İthaki Yayınları
371 sayfa

Eskiden gerçek hayata ilişkin romanları okumayı sever(Ayşe Kulin bağımlılığım o dönemlerden kalmadır), fantastik kitaplara ise çok önyargılı yaklaşırdım. Fantastik kitapları vakit kaybı olarak görürdüm. Sonra bir dönem okumaya ara verdim, hala yanarım o kayıp yıllarıma…Tekrar okumaya başladığımda ise kitap tercihlerimi tür bazında çeşitlendirdim ancak fantastik türe olan önyargım devam etti.

Yaş ilerledikçe yaşanmamışlıklar, keşkeler, kayıplar vs.lerle törpüleniyorsunuz ve hayat zaman zaman ağır gelmeye başlıyor ve gerçekte yaşayamayacağınız olayların yaşandığı bir dünyaya kaçmak istiyorsunuz. Hayali bile güzel geliyor olmazların… İşte bu noktada fantastiğe olan direncim kırıldı. Ve YOKYER ile önyargım tamamen yıkıldı.

Kitabı gördüğüm ilk anda kapağına hayran kaldım, konusunu dahi bilmeden okumalıyım dedim. Kapak resmen beni oku diye çağırdı!

Kahramanımız Richard Mayhew sıradan bir hayatı olan sıradan bir adamdır.  Bir gün yolda gördüğü yaralı bir kıza(Door) yardım eder ve kendisine Aşağı Londra’nın kapıları açılır ve macera burada başlar, Richard eski hayatını geri kazanmak için mücadeleye başlar.  Çok sıcak, esprili bir anlatımı var yazarın. Öyle ki kitaptaki kötü karakterlere (Bay Croup ve Bay Vandemar) bile bir sempati besledim:) Kızamadım onlara veya Door ve Richard’ın peşine düştüklerinde korkmadım, onlardan bile pozitif elektrik aldım:) Neil Gaiman’ın tarzını çok beğendim ve diğer kitapları da listeme girdi.

Kitap Tanıtımından

Genç ve iyi kalpli Richard Mayhew'un sıradan hayatı, bir kaldırımda karşısına çıkan yaralı genç kızın hayatını kurtarmasıyla sonsuza dek değişir. Bu iyilik Richard'ı var olduğunu hayal bile etmediği bir dünyayla –şehrin altındaki terk edilmiş Metro istasyonları ve kanalizasyonlarda gelişmiş karanlık bir yaşamla– tanıştırır. O artık, yarıklardan düşen insanların yaşadığı Aşağıtaraf'ın bir parçasıdır... ve eğer bildiği dünyaya dönmek istiyorsa, gölgelerin ve karanlığın, canavarların ve azizlerin, katillerin ve meleklerin şehrinde yaşamayı öğrenmek zorundadır..


Gaiman, basitçe söylemek gerekirse, hikâyelerin hazine evi gibi ve biz de ona sahip olduğumuz için şanslıyız... Stephen King

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder