18 Nisan 2016 Pazartesi

BERLİN'İN NAR ÇİÇEĞİ- Füruzan





228 sayfa
Yapı Kredi Yayınları

Füruzan'ı ne zamandır okumayı istiyordum. Gözlemlediğim kadarıyla yazarın Parasız Yatılı ve 47'liler kitapları daha ön planda aslında ama konusu itibariyle ben bunu okumak istedim...

Bayan Lemmer, iki yetişkin çocuğunun kendisinden uzağa taşınmasıyla göçmenlerle dolu bir apartmanın küçük bir dairesinde bir başına kalır. Kuşu vardır sadece kendisini yalnızlıktan kurtaran...Onunla konuşur, ona bir çocuk gibi bakar...


Almanya eski Almanya değildir artık Berlin Duvarı vardır. Zaten yabancılaştığı yurdunda sokağa, alışverişe çıkmak bile zul gelir ona...

Dört duvar arasında, Bayan Lemmer'in sık sık geçmişi düşünmeye de vakti olur...

İkinci Dünya Savaşı yıllarında kocasının savaşa gitmesiyle iki çocuğuyla başbaşa kalması...Savaşa bir türlü akıl, mantık erdirememekle birlikte yoklukla verdiği çetin mücadelesi...Ve çocuklarının türlü bahanelerle kendinden uzaklaşması, onların ileri sürdükleri bahaneleri de gönlünde fırtınalar kopsa da itirazsız kabul etmesi...

Yaşamın kıyısında, artık ölümü beklemekten başka gayesi kalmamış Bayan Lemmer'in hayatı aynı kata taşınan bir Türk aileyle değişir. Kurumuş dalları yeniden yeşillenir...Sevilmenin, değer görmenin, birileri için önemli olduğunu hissetmenin coşkusunu içinde yaşar...

Füruzan'ın şiir gibi anlatımı sayesinde, kendimi gayet olayın içinde hissettim. Bayan Lemmer'le birlikte omuzlarım çöktü, yaşlandım sanki... Terk edilmişliğime üzüldüm, yaşlılığın insanın elini kolunu bağlayan çaresizliğini iliklerimde hissettim, nefesim daraldı... Ama sevginin bir insanın hayatını nasıl değiştirebileceğini de gördüm...

Hüzünlü ama güzel bir sevgi, dostluk öyküsü okumak isterseniz buyrun efendim :)

Altı Çizilenler:

"...halkların çocuğa benzediğini düşünüyorum. Yahut da bizim halkımız öyleydi, çabuk inanıyorlardı, kolay baştan çıkıyorlardı. Çalışmak niçindi, kimin içindi? Düşünmedik, düşünmüyoruz."

"...insanoğlu için gösterişsiz beklentilerle de bir ömür süslenebilir, mutlu olunurdu."

"Çok uzaklardaki bir zamanın, hatta korkunçluğundan ötürü gerçekliğine inanılmayan zamanın içinde olup bittiğini sanmaya başlamıştı savaşın."

"Mutluluk, sayın Bayan Lemmer ölüme karşı koyabilen tek güç..."

"İnsanoğlunu ölümsüz kılan tek şey sevgidir değil mi? Sevgiyi tanımamışsak onurlu olmayı da bilemeyiz. Sevginin olmadığı yerde onur diye tanıtılanlar cimrilik, bencillik, hatta kindir."

"Bunamak böyle olmalı sanırım. Kimi kez ruhu yitmiş, taş benzeri kalakalmak, kiminde de üstüne çöken eklentisiz bir çok duygunun, anının baskınıyla beynine egemen olamamak."

"Yedi rengin uçuştuğu her çizgiyi gören gözleri, bir çiçeğin büyümesini bile duyabilecek kulakları, yani o gizemli çocukluğu gemler toplumlar."

Kapak Tanıtımından:

Füruzan, 1988'de ilk kez yayımlandığında altı ay içinde iki kez basılan bu romanında, iki farklı kültürden gelen insanların Almanya'da kesişen, içiçe geçen dünyalarını serimlerken, sevginin, gittikçe daha da kararan çağımızda bile, birleştirici gücünü hala koruduğunu bir kez daha müjdeliyor.

6 yorum:

  1. Yapı kredi yayınlarının romanları hoşuma gidiyor. Bu kitapta bir yalnızlık ve hayat muhasebesini anlatan cinsten bir romana benziyor. Doğrusu okumak zevkli olurdu. iyi okumalar canım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kesinlikle doğru tespit!:) Bayan Lemmer'la birlikte kendi hayatını, ebeveynlerine olan tavrını da sorguluyorsun ve ilerde benim de böyle şeyler başıma gelir mi diye düşünmeden edemiyorsun...çokça hüzünlü ama güzel...:)
      keyifli okumalar sana da canım;)

      Sil
  2. YKY çok iyi zaten. Listeme ekledim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yky'yi ben de çok seviyorum:) umarım beğenirsin bunu da, sevgiler...:)

      Sil
  3. Füruzan'ı edebiyatta işlediğimizden beri merak ediyorum, henüz okuyamadım... En kısa zamanda umarım :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şiir gibi yazıyor, hani Sezen Cumhur Önal'ın kadife sesli sanatçı tabiri geldi benim aklıma Füruzan'ı okuyunca. yumuşacık, insanı sarıp sarmalayan bir anlatımı var... okumalısın bence;)

      Sil