3 Aralık 2014 Çarşamba

KENTSEL DEVRİM- Henri Lefebvre

Sel Yayıncılık
175 sayfa
Çeviri: Selim Sezer


Yine sayfa sayısı, okuma süresiyle ters orantılı bir ilişki içinde olan bir kitapla karşı karşıyayız. Çok zor oldu bu kitabı bitirmem, bitirdiğimde ise ölü balık gibi bakıyordum!:) Önemli kısımlarını tekrar gözden geçirdiğimde ancak kafamda bir şeyler şekillenmeye başladı.

Yazar, bu eseri 1970 yılında yazmış, 1991'de de vefat etmiş. Kitabın konusu çok güzel aslında, şöyle ki kentleşmeye giden yolda yaşanan süreçler; kırsal yaşamın, tarım toplumuna, onun endüstriyel topluma ve nihayet endüstriyel toplumun da kentsel topluma evrilmesi; siyasal iktidar, sanayi şirketleri ve halkın kentleşme sürecine etkileri anlatılıyor. 

Yazarın ilginç tespitleri var aslında. Örneğin;

Sanayileşme/kentleşme küresel sürecinde, büyük şehrin parçalanarak banliyöler, toplu konutlar, sanayi kompleksleri, uydu kentler gibi ne olduğu belli olmayan çıkıntılar doğurduğu; kentsel yoksulluğun yanında kırsal yoksulluğun da hüküm sürdüğünü belirtmiş. Adamcağız 1970'de bunu dediyse günümüz Türkiye'si için ne derdi acaba?!

Kent merkezinin doygunluk noktasına ulaşıncaya kadar dolduğunu, sonunda ise çürüdüğünü ya da bölündüğünü; sanayileşme sürecinde kriz yaşamayan toplumların kentleşme sürecinde bunu kesinlikle yaşayacaklarını  ifade etmiş.

Kitap biraz kavramsal düzeyde kalmış gibi geldi bana. Pratik anlamda daha çok faydalanacağımı umuyordum ama olmadı. Bir de yazardan önceki ekolleri de (bir Marksist yaklaşım bu konuda ne demiş mesela) az buçuk bilmek gerekiyor.

Kitap Tanıtımından:
Kent ve kentleşme konusu bugün toplumsal, politik ve ekonomik yönleriyle giderek daha fazla tartışılan bir gündem haline geldi; Henri Lefebvre'in eserlerine daha fazla referans verilmesinin, öneminin artmasının nedeni de bu. Kentsel Devrim, Lefebvre'in Mekan'ı toplumsal analizin merkezine alan ilk eseri. Bu bakımdan mekan ve kent konusundaki çalışmalar kadar, sosyoloji, Marksist analiz ve radikal politika için de temel bir metin. 

Lefebvre, "toplumun bir bütün halinde kentleşmesi" hipoteziyle yola çıkarak, hep kır-kent çelişkisi içinde ele alınan şehir kavramının ortadan kalktığını, ortaya çıkan "kent toplumunun" yeni yorum ve yaklaşımlar geliştirilmesi gereken karmaşık bir araştırma olarak görülmesi; kentin ise toplumsal analiz ve pratiklerin merkezinde yer alması ve şehirleşme sorunuyla sınırlanmaması gerektiğini öne sürüyor. Onu yalnızca tüketimin ve yeniden üretimin değil, kapitalist üretimin de merkezine yerleştirerek, toplumsal-siyasal mücadeleyi üretim-fabrika eşleşmesinden koparıp, üretim-kent ölçeğine ve vizyonuna taşıyor. Metalaşma, pazar, bürokratikleşme üzerine kurulu soğuk ve modernist kentleşme/şehirleşme yaklaşımını reddederek, kentin sakinlerinin canlı deneyimlerinin altını çiziyor. 

Şehir miti, kalıplaşmış biçim ve biçimciliğe karşı, özgün sosyal ilişkiler, kendi kaderini çizebilme ve bireysel yaratıcılığın öne çıktığı bir Kentsel Devrim hayal ediyor.



6 yorum:

  1. hımmm sel yayınları iyi konu da iyimiş. ama ölü balık olmak ister miyim bilemediim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yok yok olma!:) ben bi dahakine şansımı David Harvey'in "asi şehirler"inden yana kullancam, o daha anlaşılırmış. ama biraz nadasa bırakcam beynimi, zira bunun üstüne okursam her an devrelerim yanabilir!:)

      Sil
    2. ayy harvey ben de okuycam ya iyi hatırlattın :)

      Sil
    3. :) hangi kitabı?? var mı bir tavsiyen?

      Sil
    4. asi şehirler.
      sosyal adalet ve şehir
      umut devrimi.

      metis yayınları yanee :)

      Sil