2 Ekim 2014 Perşembe

GENÇ WERTHER'İN ACILARI- Goethe




ÜBL Yayınları
156 sayfa
Çeviri: Bülent Yılmaz

Genç Werther'in Acıları ince bir kitap ama bebelerin hastalığı, sonra hastalığın bana sirayet etmesi, okul, öğrencilik hayatına alışma, ödev, sunum derken 1 haftayı buldu neredeyse kitabı bitirmem:(  

Evet yeniden öğrenci oldum bu arada, "puan boşa gitmesin bari" mantığıyla yaptığım işletme tercihi yetmezmiş gibi tuttum bir de kamu yönetimi masterı yapıyorum! Kademe ilerlemesi, iş yerinden izinli olma gibi artıları olmasa çekilecek dert değil yeminle! Zira bayramdan sonra bir sunumum, 1 ay sonra bir sunum daha, bilmem kaç zaman sonra da bi kaç ödev teslimim var, araya da bir kaç vize ve final atıcaz tabi ki:( Böhüüüü çok moralim bozuldu valla böyle sıralayınca şimdi:( Beni bu saatten sonra yoga, ahşap boyama neyim paklardı ama neyse zamanla onlara da el atarım kısmetse:)

Bu kadar ağlamadan sonra gelelim kitabımıza... Kahramanımız Werther'in, arkadaşı Wilhelm'e yazdığı mektuplar şeklinde ilerleyen kitabın son kısmında anlatıcı araya giriyor ve sonrasında Werther'in başına gelenleri  onun ağzından okuyoruz. Kafasını dağıtmak için Wahlheim'e giden, doğa yürüyüşlerine çıkan Werther'in hayatı Lotte'yle tanışmasından sonra alt üst olur. İlk andan itibaren ona aşık olan Werther, gelgitler yaşar çünkü Lotte, Albert'la nişanlıdır, sonrasında Lotte ve Albert evlenir; fakat Werther bir türlü Lotte'yi unutamaz.


Kitap genel olarak akıcıydı, Werther'in Albert'la intiharı tartıştığı bölüm çok etkileyiciydi. Sadece Werther'in, Lotte'ye Ossian'dan (James Macpherson tarafından 1760 yılında yazılan bir destanmış bu arada Ossian) bir bölüm okuduğu kısmı sıkıcı geldi bana.

Kitabın yayımlandığı dönemde intihar vakaları artmış; mavi frak, sarı yelekli bir moda akımı başlamış. Edebiyatın gücü işte! O kadar kişi benim yazdığım  bir kitap yüzünden intihar etse kahrolurdum herhalde , Goethe ne düşündü acaba diye de kendi kendime sormadan edemedim.


"Çocukların neyi, niçin istediklerini bilmedikleri hakkında bütün yüksek öğretmenler ve hocalar aynı düşüncedeler; ama çocuklar gibi yetişkinlerin de bu dünyada yalpalayarak dolandıkları, onlar gibi, nereden gelip nereye gittiklerini bilmedikleri, aynı biçimde gerçek amaçlar için uğraşmak yerine, kurabiye, pasta ve sopayla yönetildikleri konusuna gelince: kimse buna inanmak istemiyor, ama bence, elle tutulacak denli açık bir gerçek bu."

"Tanrı'nın bize her gün verdiği iyi şeylerden zevk almak için hep açık kalpli olsaydık, başımıza geldiği zaman kötüye katlanmak için de yeterince gücümüz olurdu."

"Korkuç bir şekilde koşturulunca nefes alabilmek için içgüdüyle bir damarını dişleriyle yaran soylu bir at cinsinden söz edilir. Sık sık böyle duyumsuyorum kendimi, bana sonsuz özgürlüğü getirecek bir damarımı açmak istiyorum."

"İç huzuru şahane bir şey ve sevincin ta kendisi"


Kitap Tanıtımından:

Evrensel boyutlara ulaşmış ünüyle bugün dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri sayılan Goethe, henüz yirmi beş yaşındayken yazdığı Genç Werther'in Acıları'nda, kısa bir süre önce Charlotte adlı genç bir kadınla yaşadığı mutsuz ilişkiden yola çıkmıştı. Edebiyat dünyasına, karşılıksız aşkıyla intihara sürüklenen "Romantik kahraman"ı armağan eden bu büyüleyici mektup-roman, şiirselliği ve yaşama tutkulu bakışıyla okuyucuları mıknatıs gibi kendine çekmişti. Almanya'da bütün gençliği etkisi altına alan romanın, birçok intihara neden olduğu, Werther'in giydiği mavi frak, sarı yelek ve çizmelerin döneminde moda yarattığı, Napoléon'un bile kitabı sürekli yanında taşıdığı söylenir.

Son derece duyarlı ve tutkulu bir genç ressam olan Werther'in, düşsel dostu Wilhelm'e yazdığı mektuplardan oluşan Genç Werther'in Acıları, edebiyatta akılcılığın yerini alan duygusallığın bir başyapıtıdır.



6 yorum:

  1. ayrıca çok güzeldir :)Bu arada çok çok kolay gelsin , ahşap boyama mantıklı , ilerisi için yani :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) teşekkürler:) yalnız kendi acılarımı paylaşmaktan sıra ona gelmemiş:)) evet güzeldi ama aşk acısı diyince armand'ı (kamelyalı kadındaki aşık adam) tek geçiyorum yine de:)
      ablam ahşap boyamaya gidiyo, yaptığı şeyleri gördükçe pek hevesleniyom valla:)

      Sil
  2. Açıkçası ben bu eseri çok melankolik bulmuştum.. sevdim dersem yalan olur... bende sayfa sayısına bakarak uzun zamana okumuştum üstelik sizin gibi bir yoğunluğum da yoktu, yine iyi okumuşsunuz..zaten Goethe bana pek uymadı bundan başka birde ''Gönül Yakınlıkları''nı okudum. onu Werther'den daha fazla sevdim ama yine de tam beklediğimi bulamadım:) son olarak İstanbul Devlet Opera ve Balesi Genç Werther'i bale olarak sahneliyor ben geçen sene gittim ama bu sene de var. o çok başarılıydı o kitabı nasıl bale yapacaklar diye merak etmiştim ama çok iyiydi... kitabı sevdiyseniz baleye de bir bakın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet bir hayli melankolik aslında:) balesini merak ettim ve hemen ankara programına baktım, ankarada yokmuş:( ist. balesi ankaraya turneye gelirse diye takipteyim, teşekkürler:)

      Sil
  3. Merhaba!

    Yazınızı okudum, çok hoş. Yazınıza sağlık! :)

    Genç Werther'in Acıları, hala etkisinde olduğum eserlerden birisi desem yalan olmaz herhalde.
    Aşkın bu kadar sarsıcı bir şekilde eserde vücut bulması ve okuyucuya aktarımı gerçekten etkileyiciydi.
    Tabii ki orijinalini okumak farklı bir tat verebilir ama eserin Türkiye içerisindeki çeviri farkları da birkaç tane olsa gerek.

    Fazla uzattım, bol okumalı günler diliyorum! :)


    Not: Eğer zamanınız olursa, kendi bloguma da beklerim ki bu eser ile ilgili de yazı yazmıştım. Aşağı kısımda paylaşıyorum.

    http://yazimcakitap.blogspot.com.tr/2015/01/genc-wertherin-aclar.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba:)
      Teşekkür ederim, beğenmenize sevindim:)
      Ben Kamelyalı Kadın'daki aşktan da çok etkilenmiştim. Aslında baktığınızda konusu eski Türk filmlerini anımsatacak kadar alelade olmasına rağmen anlatım, kahramanın iç dünyasına ilişkin detaylar o kadar olağanüstü ki hayran kalmamak elde değil! Klasikler de zaten bu yüzden klasik sanırım:)
      Klasiklerin farklı yayınevlerinden çıkan baskıları kafa karıştırıcı oluyor, acaba hangi çeviri daha iyidir diye ikilemde kalıyorum sıkça. Artık ya bilindik yayınevi baskısını ya da tavsiye üzerine olanı satın alıyorum. Ama tabi dediğiniz gibi orjinalini okumak mutlaka ayrı bir tat verir.
      Sizin bloğunuza da bakıyorum hemen:)
      Keyifli okumalar...

      Sil