26 Mayıs 2015 Salı

FİL - Elio Vittorini




Adam Yayıncılık
104 sayfa
Çeviri: Gönül Çapan

Sevgili Kitap Eylemi'nde görüp listeme eklediğim bir kitaptı Fil. Kısa olması sebebiyle de yanıma aldığım kitaplardan biri:)



8 kişilik bir ailenin yoksulluğunu konu alan kitap, 1947'de yayımlanmış ve yazarın en çok sevdiği kitabıymış. Kitabın özgün adı II Sempione strizza l'occhio al Frejus - Semplon, Frejus'e Göz Kırpıyor ama "Fil" çevirisi gayet güzel ve de yerinde olmuş bence.

Hikaye, aile üyelerinden birinin gözünden, sade ama etkileyici bir dille anlatılmakta; o günün şartları, ailenin yaşadığı sıkıntı gözler önüne serilmekte. Ailenin annesi, kendileriyle birlikte kalan babasına "Fil" diye hitap etmektedir. Bu sıfat, zaman zaman övgü zaman zaman da yergi içermektedir.

Büyükbaba, iri yarı bir adamdır ve gençliğinde ağır işlerde çalışmış, güçlü olmasıyla nam salmıştır. Ama artık yaşlanmıştır ve tüm vaktini konuşmaksızın, evde oturarak geçirmektedir. Ekmeğin bile karaborsaya düştüğü bu sıkıntılı zamanlarda böyle iri yarı bir adamı doyurmak da kolay değildir. "Anne" de gelgitler yaşayarak bir yandan babasıyla övünmekte ama yoksulluğun verdiği bunalımla da babasının yediği lokmalar gözüne batmaktadır.

Kitap incecik, kitabın dili de gayet yalın ama yoksulluk, yoksulluk karşısında insanların verdiği mücadele, hayata pozitif bakma çabaları, yaşadıkları gelgitler o kadar güçlü bir şekilde anlatılmış ki etkilenmemek elde değil...


Altı Çizilenler:

"Oysa, insanların gerçekten öküzlere, atlara, kuğulara falan taptıkları doğru değil. Aslında insanlar kendilerindeki birtakım niteliklerin, özelliklerin farkına varıp bunların ne kadar olağanüstü şeyler olduğunu düşünmüşler. Bu niteliklerden biri belki de atları hatırlatmış onlara. İnsanlarla atlar arasında birtakım ortak nitelikler görmüşler, bu yüzden de ata tapmışlar. Gerçekte ise, taptıkları atta da var olan kendi nitelikleriymiş. Aslında atın kendisine tapmıyorlarmış, sizin anlayacağınız!"

"Hiçbirimiz çevremiz ve bildiklerimiz hakkında yalnız duygularımıza inanmak istemeyiz. Bunun yerine hep bir yabancının gelerek bize birtakım ek bilgiler vermesini bekleriz. Bu ek bilgiler de kendi algılamamız dışında kalan her şeydir, yani en çok öğrenmek istediğimiz şeyler." 

"...insan bazen sağır olmaz, sadece duymaktan bıkmış olabilir."

Kitap Tanıtımından:

Sicilya Konuşmaları'ndan sonra şimdi de Fil. Vittorini'nin bu kitabı İtalyan yoksulluk edebiyatının önemli örneklerinden. İş bulamayan, aş bulamayanların dünyası bu dünya. Bu dünyayı ne kadar anlayabiliyor bugünün edebiyatı? Yok mu oldu bu dünya? Yoksa kestane kebabın ve bir kadeh şarabın dünyayı değiştirmeye yettiği, bir davetsiz misafirin eve neşe kattığı bir dünya artık anlatılmaya değmiyor mu? Ya konuşmayan, gayet ağır hareket eden büyükbaba. Onu ne yapacağız? Annenin karmaşık hali mi var üstümüzde? Gurur mu duyuyor babayla yoksa onu yoklukların baş sorumlusu ilan edip kovmak mı istiyor? Fil gibi adam büyükbaba, İtalya'daki tünel inşaatlarında çalışmış, tuttuğunu koparmış, dev gibi bir adam; ve bu dev gibi adam, fil gibi duruyor. Duruyor öyle. Gidene kadar. Gittiğinde, gitmiş oluyor.

2 yorum: