14 Ekim 2016 Cuma

HEP LUNAPARK- Bahadır Cüneyt Yalçın




260 sayfa
April Yayınları
Roman
1. Baskı: Mayıs 2015

Bahadır Cüneyt Yalçın'la Mütevazi Bir İntikam kitabıyla tanışmıştım.

Evet o kitap da arkadaşımındı, (hatta yüzsüzlük edip ondan önce okumuştum:)) bu kitap da arkadaşımın ama yoooook sıramı bekledim, sahibinden sonra okudum bu sefer:)

Yalçın'ın diğer kitabında olduğu gibi bu kitabı da karakter yönünden zengin, bu karakterler de sıradan değil yalnız, hepsi ayrı çılgın:)

İrfan Yunus, lunapark sahibi; Berlin'de lokanta işleten ve gayet de başarılı olan abisi ile Toronto Üniversitesi'nde hoca olan ablasının gölgesinde hep bir şeyler başarmaya çalışmış, ama pek parlak sonuçlar elde edememiş bir adam...

Narine Hanım, İrfan Bey'in eşi. Karakter özelliğini anlamak için ismine bakmak yeterli aslında.

Narine Hanım'ın abisi Savaş, iflah olmaz bir kumarbaz...

Savaş'ın eşi Alev, sürekli Narine'yle didişmekten hoşlanan, az biraz şirret diye tabir edebileceğimiz bir kişilik...

Narine Hanım'ın kardeşi Mustafa ise gayet içine kapanık, sanatçı ruhlu, Safiye Ayla, John Lennon, Freddie Mercury ve daha nice ünlüye mektuplar yazan bir çılgın:)

İrfan ve Narine'nin oğulları Zafer, 22 yaşında, askerliğini yapmış, üniversite sınavına 3. defa hazırlanan ve bir baltaya sap olamadığı için babası tarafından sürekli eleştirilere maruz kalan, ama buna pek de aldırmayan bir delikanlıdır.

Ailemizin sofrasına Ramazan Bayramının 2. akşamı bir caretta caretta düşer. Zavallı kaplumbağanın karnında BORCUNU ÖDE yazmaktadır.

Bu olayın müsebbibini tahmin etmek zor değildir, peki bu olayların sonu gelecek midir? Tabi ki hayır!:)

Yine yüksek tempolu, esprili, ilginç karakterlerin rol aldığı bir roman ama ne yalan söyleyeyim benim gönlüm Mütevazi Bir İntikam'dan yana...

Altı Çizilenler :

"Mağlup varsa galip değiliz! Çünkü birinin kaybettiği yerde sevinen kişi kendi kalbinden en uzak yerdedir. Mağlup varsa galip değiliz çünkü uygarlık illa ki yenmek değildir. Mağlup varsa galip değiliz çünkü arenada karşımızda duran kişi asıl rakibimiz olamaz. Biz ancak kimsenin kaybetmediği bir ringde kazanabiliriz. Birinin kaybetmesi için çabalamak bize yakışmaz. Çünkü yenilmek yalan, ölmek de yenilmek değil..."

"Güzel kızım, mutluluk sandığın şeylerin peşinde harcadığın vakit en fazla helada harcadığın kadar değerli. Aslında seni koşturan şey mutluluk değil, hırs. Hırs keçi gibidir, her şeyi yer. Annem rahmetli, 'İhtirasın badı mabadına eser' derdi."

"Bilmezlikten gelmek eski fakat iş gören bir numaraydı."

"Kendime acımaya mı başlamıştım? Öyleyse derhal kadim soğukkanlılığımı geri çağırmalıydım. Mustafa dayıma bakılırsa, patates kızartması ve glikozla beraber keyifli ama zararlı üç şeyden biriydi kendine acımak."

"Kimsenin bir şeyin doğruluğunu ya da yanlışlığını araştırmaya vakti yok. Vakti olsa hevesi yok. Bu yüzden işler sadece imajlarla yürüyor."

"... İçlerinden biri öfkesine hakim olamayıp öbürüne " Oyuncağa sumsuk kolay, gel de yiyorsa bana vur!" deyince ortam elektriklenmiş. "Ne diyon lan!" demiş öbürü. Kavgacı insanlar ağır işitir; bir tehdit veya meydan okumaya karşı mutlaka "Ne diyon?" diye sorarlar."

"Bir mekanın patronu araya girdiğinde kavgaların birçoğu tatlıya bağlanır. Bunu bir apartmanda ev sahiplerine duyulan saygının kiracılara duyulan saygıdan büyük olduğu gerçeğiyle benzer görüyordum."

"Takdir edilmek yer çekimini tuzla buz ediyordu."

Kitap Tanıtımından:

Ve sahne: İrfan Yunus ve ailesinin Balkara şehrinde işlettiği naif lunapark. "Hangi lunapark bir uydu fotoğrafına doluyken yakalanmışsa oralıyım ben" cümlesinin müellifi İrfan. 

"Burada çocukluk değil manyaklık ortaya çıkar" sözünün sahibi Zafer. "Lunaparktaki sese ve ışığa savunma geliştirmeye çalışan sinir sistemi dert çekmeye vakit bulamaz" diyen, pembe ojeli parmaklarıyla hayal perdelerini parçalayan Ayşegül. Dönmeli, hoplamalı, ışıklı bir eğlence köyü. 

Ölmüş meşhur şarkıcılara mektuplar yazan safiyet ehli Mustafa, bir varoluş biçimi olarak bayılan Narine, kumarbaz Savaş, fettan Alev, dövüş ustası bir dondurmacı. Deniz kaplumbağası, peruklu balerin, şaşı ahtapot ve belgesel kameraları…

Ne demişler: Roket yükselmeye inanır. Rüzgâr hep kazanır, tül hep kaybeder. İşte huzurlarınızda; yükseliş, alçalış, merkezkaç ve Newton. Acı, avantür, komedi ve sürpriz. Bahadır Cüneyt Yalçın, Mütevazı Bir İntikam'ın ardından Hep Lunapark ile yeni edebiyata bir kez daha kahkaha ve sevgiyle selam çakıyor. 

"Biz ancak kimsenin kaybetmediği bir ringte kazanabiliriz."

4 yorum:

  1. Çok merak ettim, yazarı ilk defa duyuyorum ama kitabın konusu ilginçmiş, teşekkürler paylaşımınıza, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. esprili bir anlatımı var yazarın, iyi geliyor insana:)
      ben teşekkür ederim yorumunuz için, sevgiler:)

      Sil
  2. hiç duymadım yazarı hımm okunurmuş yiaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aaa inanmam!:) su gibi akıyor kitap, okursun hemen;)

      Sil