20 Kasım 2015 Cuma

FAHRENHEIT 451 - Ray Bradbury



238 sayfa
İthaki Yayınları
Çeviri:Zerrin-Korkut Kayalıoğlu

Aslında bu kitabı Londra’dayken bitirmiştim ama dönüş hazırlıklarıydı, döndüm başka sıkıntılardı derken bir türlü yazamamıştım. Artık daha fazla ertelemeyeyim, bu da Muhteşem Gatsby'ye benzemesin dedim:) Zira ben olmuş Gatsby'yi okuyalı 1,5 yıl hala daha yazacağım yani!!!

Fahrenheit 451 okuduğum ilk distopik roman. Bilim kurguya, fantastiğe karşı şunun şurasında 1-2 sene önce kırdığım ön yargımı henüz tam anlamıyla aşmayı başaramamışken, sevebilir miyim acaba bu tarzı diye şüphelerim vardı açıkçası kitaba başlarken. Hele ki hayat zaman zaman zaten yeterince zorken bir de karamsar bir gelecek okumak akıl karı bir şey miydi ki?:)


  Peki bunlar yersiz kuşkular mıymış? Evet gayet yersizmiş!:)

Öncelikle Fahrenheit 451'in, kağıtların tutuşma ısısı olduğunu belirteyim. Kitabın ismi o sebepten müthiş anlamlı!

Kahramanımız Guy Montag, geleceğin dünyasında, yangın söndürme görevini tamamen unutup kendine kitapları yakmayı misyon edinmiş itfaiye merkezinde çalışan bir itfaiyecidir.

 İşini sorgulamadan gönül rahatlığıyla yapan Guy, karısıyla mutsuz bir evliliği olmasına rağmen mutlu olup olmadığını dahi düşünmeden her şeyin normal olduğuna ikna olmuş bir şekilde yaşayıp gitmektedir.

Bir akşam işten çıkıp evine doğru giderken yeni taşınan komşularının 17 yaşındaki kızları Clarisse ile tanışır.

Esasında Clarisse tuhaf bir kızdır, yürüyüş yapmayı, doğayı seyretmeyi, düşünmeyi, sorgulamayı ve sohbet etmeyi sever! Guy ile yaptıkları kısa sohbetlerde de Guy'ın içine şüphe tohumları eker ve hayatını, işini, evliliğini sorgulamasına neden olur. Guy, gerçekten mutlu mudur acaba? Her şey olması gerektiği gibi midir?

Kitabı okurken, salon duvarlarında yer alan dev ekranlar ve itfaiye merkezinin, hedefi parçalamaya programlı köpeği "mekanik tazı" olmasa geleceğin dünyasını okuduğumu unutacaktım nerdeyse. Şu anda 1984'ü okuduğumdan onunla kıyaslayınca 1984'te gelecekte olduğumu hissettim ama bu kitapta tam anlamıyla o duyguyu yaşayamadım. Gerçi düşününce, kitapların yakılmasının yanında, halihazırda TV'lerde yer alan "ömrümü yedin" dizilerinin salonumun duvarlarında, bir de interaktif olarak hayatıma dahil olma düşüncesi yeterince korkunç aslında!!:)

Ön sözde, kitabı yazım sürecine katkıda bulunan bir olayı da aktarmış yazar:

Los Angeles'ta arkadaşıyla sohbet ederek yürüyüş yaptıkları sırada bir polis memuru tarafından durdurulurlar ve polis memuru ne yaptıklarını sorar. Yazar " Ayaklarımızın birini diğerinin önüne koyuyoruz" diye yanıtlar. Polis memuru sorusunu tekrarlar. Yazar da "Havayı soluyoruz, konuşuyoruz, tartışıyoruz, yürüyoruz" der bu sefer. Polis memuru kaşlarını çatınca da "Bizi durdurmanız mantıksız. Eğer bar soymak veya bir dükkandan bir şey çalmak isteseydik, araba kullanıyor olmamız gerekirdi. Soymuş, çalmış, uzaklaşıyor olurduk. Gördüğünüz gibi, arabamız yok, sadece ayaklarımız var." Bunun üzerine polis memuru "Demek yürüyorsunuz. Sadece yürüyor musunuz? Pekala, bir daha yapmayın!" der.

Bunu okuyunca kahkaha attım ve "vayyyy beeee yazar, burada yaşasa ne efsane romanlar yazardı kim bilir?!" demekten kendimi alamadım!:)

Lafı daha fazla uzatmadan diyorum ki, okumadıysanız ve bahaneler yaratıp sürekli erteleyip duruyorsanız okumayı, daha fazla ertelemeyin efendim...

Altı Çizilenler:
" İnsanların başlarına getirip yücelttikleri bir liderleri her zaman vardır...bu, işte sadece bu, zorbaların türediği kaynaktır; ilk ortaya çıktığı zaman, o bir koruyucudur."

" Keşke onun beynini alıp  kuru temizleyiciye götürüp, ceplerini boşaltıp, buhara tuttuktan ve temizledikten sonra, yeniden kolalayıp sabahleyin geri getirebilselerdi. Keşke..."

" Aniden her şeyin yanlış olduğunu anladığı için ağlamaya başladı, ölüm için değil, fakat ölüm karşısında ağlayamadığı düşüncesi için."

" Kitaplarda bir şeyler olmalıydı, hayal edemeyeceğimiz şeyler, kadının yanan bir evde kalmasını sağlayacak bir şeyler; orada bir şeyler olmalı. Bir hiç için kalmazsın."

" Hiç de, anayasanın dediği gibi kimse eşit ve özgür doğmamıştır,  herkes eşit yapılır. Her insan bir diğerinin sureti olunca herkes mutlu olur, ortada çekinilecek, korkulacak, herkesin kendisini yargılamasına yol açacak dağlar yoktur."

" İyi yazarlar yaşama sık sık dokunurlar. ortalama yazarlar üstüne hafifçe dokunup geçerler kötü olanlar ona tecavüz edip, leşini sineklere bırakır."

" Büyükbabam, herkes öldüğü zaman geride bir şey bırakmalı derdi. Bir çocuk,  bir kitap, bir resim, bir ev, yapmış olduğu bir duvar ya da bir çift ayakkabı. Ya da ekili bir bahçe. Ellerinin bir şekilde dokunduğu ve ruhunun öldüğün zaman gidebileceği bir şey, öyle ki insanlar senin diktiğin ağaç ya da çiçeğe baktığı zaman seni orada görebilsinler. Ne yaptığın önemli değil, derdi, yeter ki sen ellerini onun üstünden çektiğin zaman, ona dokunduğun zamanki halini değiştiren bir şey yapmış olasın. Otları sadece biçen bir adamla gerçek bir bahçıvan arasındaki fark dokunuştadır derdi. Otları biçen bir adam orada hiç bulunmamış gibidir, fakat bahçıvan ömür boyu oradadır."

Kitap Tanıtımından:
Guy Montag işini seven bir itfaiyeciydi. On yıldır kitap yakıyordu. Gecenin bir yarısında yola çıkışlarını, alevlerin kitapları yutuşunu hiç sorgulamamıştı... Hiç sorgulamamıştı, insanların korkusuzca yaşadıkları bir geçmişi anlatan o 17 yaşındaki genç kızla karşılaşana dek... Montag'ın hayatındaki bütün yanlışlar doğrularla yer değiştirir o andan sonra... İşini, eşini, yaşayışını yeni bir gözle değerlendirir. Önünü alamadığı duyguları onu, asla tahmin edemeyeceği şeyler yapmaya iter. Sansüre, totaliter yönetimlere, kültür endüstrisine ve uzunca bir süredir sürdürdüğümüz yaşam tarzına yönelik en keskin eleştirilerden biri. Okuyun ve kendinizi yeni baştan kurun.

18 yorum:

  1. Şu görselde paylaştığın 3 kitabı da okuyamadım henüz :( Elimde sadece Cesur Yeni Dünya var onu okumayı düşünüyorum buaralar ama moralim düşükken nasıl olur bilemedim ben de.. Hele hele elimde şu an Kurucunun Kızı var "güya" distopya imiş ve pek de sevmedim açıkçası ama tabi burada bahsedilen de bu türün kültleri.. Yani ikilemdeyim şu an :D

    Hee mum mu o ? Ay ne güzelmiş :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. cesur yeni dünyayı henüz okumadım ama diğerleri akıcı bir şekilde ilerliyor, okurken zorlanmayacağını tahmin ediyorum:) ama muhtemelen cesur yeni dünya da akıcıdır, o bir kült ne de olsa:)
      kahkahayı patlattım yalnız!:))) evet mum;) kokulu diye almıştım ama kokmuyo:/

      Sil
  2. Oo distopya :-) hemi de en sevdiklerimden .. kitabin sonunu ben pek yeterli bulmadim.. belirsizdi, devami olacak gibi.. yada hayat devam ediyor tarzi bir son olmus..
    Benim icim gitmisti kadinin birinin evinde kitaplari yaktilari sahnede T︵T
    Resimli adam diye bir kitabi var.. orda da ayni tv teknolojisinden bahsetmis, daha dehset biseyler oluyordu :D
    1984 favori distopyam.. orwell'cim döktürmüş.. ah onun bir sonu var ki.!! Son dedigin böyle olur dedirtiyor :-)
    Bol okumalar!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de "hayat devam ediyor" ana fikrini çıkardım:))
      ya evet o bölümde tüylerim diken diken oldu! altı çizilenlerde de o bölüme ilişkin bi cümle var hatta:)
      resimli adamı bilmiyordum dur onu da not alayım o zaman:)
      1984 müthiş bir kitap yaa! çok kıskandım valla orwell'ı! nasıl bir akıl, nasıl bir kurgu, nasıl bir kalem bu yaa! sonuna gelmedim henüz ama vurucu olacağından eminim!:)
      sana da keyifli ve bol okumalar canım:)

      Sil
  3. Fahrenheit 451'i ben de okumak istiyorum ya ama elimde yok henüz :D Elimde olanları okuyup, sonra yeni kitap almak için direniyorum, yoksa aldıkça alasım geliyor :)) Aslında fotodaki üç kitabı da okumak istiyorum :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aldıkça alma isteği çok fena bişi katılıyorum:) ben güzel bi indirim gördüm mü dayanamıyorum ama:/ :)

      Sil
  4. ayy o mekanik tazı bıkac gun ruyama gırmıstı bılıyo musun :O gordugum kopeklerın burnundan ıgneler cıkıyordu işte distopyanın hafif yanetkılerı :D ama cok sahane olmus 3 dıstopya bırden. cesur yenı dunyayı hala okuyamadım dıger ikisine bayıldım bende. 1984 sonu cıdden " yapma beeee " dedirtiyor insana spoilersız özendirme yapayım dedim dr. coffeeye katılarak :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşasın spoilersiz özendirme cemiyeti :D

      Sil
    2. :)) evet o yan etkilerden ben de korkuyorum, rüyama girmedi henüz ama girmesi gayet olası bir şey:) ben de cesur yeni dünyayı okuyamadım, bu yıl bitmeden okumayı hedefliyorum ama:) ayyyyyyyyy daha sonuna gelemedim beeeeen, oğlan öğle uykusuna yatsa da okusam!:)
      :)) spoiler vermemeye ben de pek dikkat ederim;) o sebepten bence de yaşasın:)

      Sil
  5. Üç şahane kitap;) Üçüde birbirinden güzel... En çok cesur yeni dünya'yı sevmiştim içlerinde... Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ikisinin de yeri ayrı ama 1984, Fahrenheit 451in önüne geçti sanki:) yıl bitmeden cesur yeni dünyayı da okumak niyetindeyim bakalım:) sevgiler...

      Sil
  6. Facebook 'Blogger Kulübü'nde yazınızı yayınladım... Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aaaa teşekkür ederiiimm, mutlu oldum:) sevgiler:)

      Sil
  7. :) fahrenhayt önemli tibi. o anekdot üse süfermiş yaa :)

    YanıtlaSil
  8. okuyup izleyeceklerim arasında , sıra , zaman ve mekan kavuşursa ben de bu kitaba kavuşurum herhal :D

    YanıtlaSil
  9. Arkadaslar bu kitabi ithaki yayinlari Zerrin-Korkut Kayalioglu cevirisiyle sakin okumayın bitsin die iskence cekiyorum resmen. Guzel bir esere benziyor ama cok kötü bir ceviri olmus.
    Ceviri turkce ogrenen İngilizler icin yapılmış sanki. Katledilmis kitap yazık gercekten çok yazık

    YanıtlaSil