12 Ocak 2016 Salı

ÖLÜ GÖMME TÖRENLERİ - Hannah Kent



337 sayfa
Yapı Kredi Yayınları
Çeviri: Ziya Celayiroğlu

Gerçek bir olaydan esinlenerek yazılmış bir roman Ölü Gömme Törenleri.  Yazar, lise öğrencisiyken bir değişim programıyla gittiği İzlanda'da, Agnes Magnusdottir'in (İzlanda'da idam edilen son kişiymiş) öyküsünü öğrenmiş ve çok etkilenmiş, çeşitli kaynaklardan yaptığı araştırmalara dayanarak bu romanı yazmış. Bölüm girişlerinde yer alan mektuplar ve belgeler de bu kaynaklardan alıntılarmış.

İki adamı öldürüp evi ateşe vermekle suçlanan 3 kişiden biridir Agnes. Ve mahkeme suçluların idamına karar verir.

Ancak idam gününe kadar Agnes'in bir ailenin yanına yerleştirilerek, orada çalışması uygun bulunur.

Mahkeme ayrıca son yolculuklarına hazırlanmaları için birer rahip de görevlendirir mahkumlara. Ancak Agnes mahkemenin tayin ettiği rahip yerine bir rahip yardımcısını tercih eder.

Mahkemenin hükmüne razı olan Agnes, insanların ona baktığında bir katili değil de sadece Agnes'i gördüğü  zamanlara derin bir özlem duyar. Sadece anlatmak ve anlaşılmak ister...

İnfaza doğru geçen günler boyunca Agnes'in yanına yerleştiği aileyle ve rahiple ilişkileri, çocukluğundan başlayarak anlattığı hayat hikayesi çok başarılı bir şekilde harmanlanmış.

Ve bu roman, yazarın ilk eseriymiş! Şahsen romanın olay örgüsündeki ve anlatımındaki ustalık beni şaşırttı!

Ayrıca İzlandalılarda da hacamat varmış, ona da ayrı şaşırdım, sadece bize veya müslümanlara özgü bir şey zannediyordum. Biraz araştırınca kökeninin milattan önceki dönemlere dayandığını öğrendim.

Neyse konumuza geri dönersek:) Kitabın adı ve de konusu pek iç açıcı olmasa da kurgusu, akıcılığı, kendinizi tam da olayların içinde hissettiren betimlemeleri çok iyi! 

Ve bir idam mahkumunun duyguları, gelgitleri, aklıyla ölümü kabullenmesine rağmen gönlünde müthiş bir yaşama arzusu duyması çok etkileyici bir biçimde yansıtılmış...

Altı Çizilenler:

"Ölmem gerektiğini söylediler. O adamların soluğunu çaldığım için benimkinin de çalınması gerektiğini söylediler. Hepimizin, karanlıkta rüzgarın uğultusuyla titreyen, yağlı-parlak birer mum alevi olduğumuzu düşleyebilirim. Odanın sessizliğinde ayak seslerini duyuyorum; bana doğru yaklaşan, beni mum gibi söndürüp, kül rengi bir duman halkasıyla birlikte canımı da yukarı üfleyecek olanların korkunç ayak seslerini. Gecenin içinde havaya karışıp yok olacağım. Bir tek onların görebildiği kendi ışıkları kalıncaya dek, tek tek, hepimizi söndürecekler. Ben nerede olacağım o zaman?" (Önsözden)

"Onca çabalamama karşın sürekli felaketten felakete koştum; kınına saplanmış bir bıçak gibiyim, yazgımdan kaçamıyorum."

"Ama benim, omuzlarımın üzerinde bir başım olduğunu gördüler ve düşünen bir kadına asla güvenilemeyeceğine inandılar."

"-Çukur bir avuç içinin ne anlama geldiğini biliyor musun? Bu bizim gibilerin gizemli bir yönleri olduğu anlamına geliyor. Dikkat etmezsek bu boşluk uğursuzlukla dolabilir. Bu çukuru ve içindeki karanlığı dünyaya gösterirsek bir felaket olabilir.
-Ama insan elinin biçimini nasıl değiştirebilir ki?
-Bir başka elin onu sarmasına izin vererek, Agnes."

"Bir süre sonra artık onun tartışmalarının ve açıkça dile getirdiği karanlık düşüncelerinin ağırlığı altında boğulmaya başladım. Dillerimizin oluşturduğu göçükte, söylediklerimiz ve demek istediklerinizin arasındaki çatlaklara yuvarlanıp, sonunda birbirimizi yitirdik, kendi ağzımızdan çıkan sözcüklere bile güvenmez olduk."

Kitap Tanıtımından:

1828'in Mart ayı... İzlanda'nın kuzeyinde bir çiftlikte iki erkek vahşice öldürüldü. Cinayetlerden suçlu bulunan Agnes Magnúsdóttir, idama mahkûm edildi. İnfaz gününe kadar tutulacağı çiftliğin sahipleri ondan hem korkuyor hem de tiksiniyorlardı. Onların gözünde Agnes bir şeytan, bir cadı, cinayete ortak ettiği iki gencin beynini yıkamış bir caniydi. 

Koskoca toplumda ona kulak verecek tek bir kişi vardı... Agnes'in isteğiyle, ölümüne dek ona rehberlik etmekle görevlendirilen Rahip Tóti, bu yapayalnız kadının öyküsünü dinlerken, olaylara farklı bakışımızın gerçekliği nasıl kökünden değiştirebileceğini görecekti.

Bütün yaz tarlada çalışan Agnes'in, kış bastırınca tek bir odaya sıkışıp kalan aileyle ilişkisi değişti. Onu dinleyenlerin zihinlerindeki soru gitgide belirginleşiyordu: Cinayeti işledi mi, işlemedi mi?

Bir insanın, olduğunu düşündüğü kişi ile olduğu düşünülen kişi arasındaki fark bir uçuruma dönüştüğünde, o karanlık boşluğa düşmesi an meselesidir ve bazen bunu aşk bile engelleyemez…

Yaşanmış bir olayı konu alan Ölü Gömme Törenleri bireyin varoluş savaşına dair yürek sızlatan bir anlatı...

Anlatıya doğal bir biçimde yerleştirilmiş olan araştırma bulguları, yazarın ele aldığı konu hakkında derin ve yoğun bir bilgiye sahip olduğunun ispatı. 
-New York Times-

Hannah Kent, karmakarışık haldeki tarihsel kayıtları bir araya getirip Agnes'in son aylarını yeniden kurgulamış. Ortaya masallar, şiirler, acı, kapana kısılmışlık hissi, çetin geçen mevsimler ve baştan aşağı yalnızlıkla örülü bir öykü çıkmış. 
-The Telegraph-

Olay örgüsü öylesine iyi kurulmuş ki sonunu bilmemiz, öykünün yarattığı heyecanı daha da artırıyor. 
-Guardian-

Ölü Gömme Törenleri istisnai bir incelikle kaleme alınmış bir ilk roman; özenle araştırılmış, maharetle anlatılmış, içe dokunan bir öykü. 
-Observer-

Amazon, Eylül 2013'de ayın en iyi kitabı olarak Ölü Gömme Törenleri'ni seçti.







12 yorum:

  1. Adı gerçekten tüyler ürpertici:(((ama okuyunca çok ilgi çekici geliyor...film de olur bundan (belki vardır bilemiyorum)bir de bir kadın, iki erkeği öldürdüyse bence çok iyi hatta haklı bir sebebi vardır diye düşündüm ben ama sanırım tadı kaçmasın diye ipucu vermemişsin:) çok teşekkürler yine ilginç bir kitap tanıttın bizlere....sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet evet filmi de çekilmiş hatta Agnes'i Jennifer Lawrence canlandırıyormuş ama daha vizyona girmedi sanırım, burial rites adıyla çekilmiş film de ama türkçeye nasıl çevirirler bilmiyorum, bu isimle sinema seyircisine itici gelebilir sanki:) ve evet tadı kaçmasın diye ipucu yok;)
      çok teşekkürler yorumun için, sevgiler:)

      Sil
  2. Gerçekten çok etkileyici anlatmışsın, çok merak ettim ben de. Alıp okuyacağım teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. umarım beğenirsin sen de:) sevgiler...:)

      Sil
  3. Kitaptan önce çektiğin fotoğraf harika olmuş! Bayıldım! :)) Konusu ilginç bence, bazen belli bir günde öleceğimi/öldürüleceğimi bilsem ne yaparım diye düşünürüm. Ölü Gömme Törenleri benim için iyi bir kitap olabilir :)) Bu konuda Bir İdam Mahkumunun Son Günü kitabını da okumak istiyorum. Umarım tez zamanda :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim, beğenmene sevindim!:) kitap ilk çıktığı sıralar idefixte tavsiye edilenlerde görmüştüm, konusu çok ilgimi çekmişti ve listeme almıştım. umarım sen de beğenirsin:) bir idam mahkumunun son günü kitabını da duymamıştım, bir bakayım:)

      Sil
  4. Sırf ismi için bile alınırmış kitap :) Şamdanına bayıldım buarada kupana da :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. isim çok çarpıcı gerçekten!:)
      kupa nerden bil bakalım dicem ve sen hemen bileceksin:) tesco'nun ürünü:) ya geçen kipa da oğlana araba bakıyodum, indirime giren küçük arabalar vardı ki bizimki bayılır, bi baktım ne markaymış diye, tescoyu görünce gözlerim yuvalarından fırladı, bi sevindim! gören gurbette memleket hasret çekiyom sanır:) eve uçarak gittim resmen eşime göstermek için. bizimki o kadar sevinmedi yalnız?! bende mi bi gariplik var ki?:)

      Sil
  5. İlginç bir kitaba benziyor, tavsiyenize uyacağım; teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. umarım beğenirsiniz:) yorumunuz için teşekkürler...sevgiler:)

      Sil
  6. alınacakalar listemize ekliyoruz :D

    YanıtlaSil