romantik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
romantik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Ağustos 2016 Perşembe

Film: Ruby Sparks- Hayalimdeki Aşk





Yönetmen: Jonathan Dayton & Valerie Faris
2012 ABD yapımı
104 dk.
Fantastik, komedi

Uzun zamandır film izleyemiyordum. Başlarda vakitsizlikten kaynaklanan bu durum, sonraları sağolsun ülke gündeminin "Hayırdır? Beni boşlayıp kendi küçük dünyana dalıyorsun, ne iş? Kendi küçük dünyanla mutlu olabileceğini mi sanıyorsun?" dercesine sürekli bizi dürter vaziyette değişmesi, acayipleşmesi, kasvetli bir hal alması sebebiyle dikkatimi verememe, odaklanamama, sürekli empati halinde olup üzüntü duyma boyutuna erişince bıraktım film milm işlerini...

Ama kasvet kasvet nereye kadar?! Geçen akşam çok canım çekti, "yok mu şöyle kafamı dağıtacak bir film?" derken Ruby Sparks'a denk geldim:)

4 Aralık 2015 Cuma

Film: Aşk Mektubu (Love Letter)


File:LoveLetterposter.jpg

Yönetmen: Shunji Iwai
1995 Japonya yapımı
117 dk.
Dram

İzlediğim ilk Japon filmi bu! "Japon filmi de hiç izlemedim, bir bakayım nasıl oluyormuş" diye özellikle aratmamıştım aslında, film seçerken gözüme takıldı, afişi çok hoşuma gitti, e ımdb puanı da 8 olunca "daha ne duruyorum?" dedim:) 

17 Haziran 2015 Çarşamba

Film: Görünmeyen Kadın- The Invisible Woman

Görünmeyen Kadin : Afis

Yönetmen: Ralph Fiennes
2013 İngiltere yapımı
111 dk.
Biyografi, Romantik


Charles Dickens ve yasak aşkı Nelly Ternan konu alan bir film Görünmeyen Kadın...

26 Kasım 2014 Çarşamba

MASUMİYET ÇAĞI- Edith Wharton


426 sayfa
Martı Yayınları
Çeviri: Sena Öksüz


Neredeyse 1 aydır ben bu kitabı okumaya çalışıyorum. Sorun tabi ki kitapta değil bende! Toparlandım, taşındım, yerleştim diyene kadar doğru dürüst okuyamadım kendisini:( Araya bir de ödevler, sunumlar girince bal kaymak oldu!

Kitabımıza gelince...Genç bir avukat olan Newland, May ile nişan hazırlıkları yaparken ortaya May'in kuzeni Kontes Olenska çıkar. Kontes Olenska, kocasını terk edip memleketi New York'a dönmüştür, aile tedirgindir, kontesin kocasına geri dönmesi arzu edilen bir şeydir ama kontes de inatçıdır hani! Toplumsal kalıpları, formaliteleri pek de sallamayan kontes yeni hayatından memnundur. O dönemlerin Amerikasında bile koca terk etmek  ne büyük bir olaymış yav! En çok buna şaşırdım, "kadının yeri beyinin yanıdır" düşüncesi hakimmiş. Neyse efenim tahmin edeceğiniz üzere kontesle Newland arasında bir elektriklenme yaşanır; Newland toplumsal kalıplara karşı gelip aşkının peşinden mi gidecektir, yoksa aşkının hayalini bir ömür kalbinde mi taşıyacaktır?

Kitap çok akıcı ve etkileyiciydi, sonunu da pek beğendim. Dönemin sosyal ilişkilerini, toplumsal kalıplarını yansıtması da cabası...Martı Yayınlarının romantik klasikler serisini sevdim ben. Bununla birlikte 3 kitabı (diğerleri de Kamelyalı Kadın ve Tess  idi) okumuş oldum bu seriden. 

Küçükken "kabarık elbiseler giyiyorlar aman ne güzel, keşke o dönemlerde yaşasaydım" diye özenirdim, kitabı okuduktan sonra kazın ayağının öyle olmadığını anladım! Ne o öyle aman, formalite formalite, yok tiyatro elbisesi, yok ev elbisesi, yok resmi ortam elbisesi, yok gayri resmi ortam elbisesi... Dahası sosyeteye tanıştırılma partileri, partiye gittin gitmedin, imalar mesajlar...Hoş şimdi de yok mu o kalıplar var ama bu kadar keskin çizgilerle değil... Amaaaan ben seviyom bu sade yaşamı, hem yaşasın kot özgürlüğü!:)


Kitap Tanıtımından:
Bir süre Avrupa'da yaşayan güzel Kontes Olenska'nın, muhafazakâr ve katı âdetlerin hüküm sürdüğü New York'a geri dönüşü sosyetede büyük yankı uyandırır. İyi bir konuma sahip genç avukat Newland Archer ile güzeller güzeli May Welland'ın nişanlandıkları gece ortaya çıkan Kontes Olenska, kocasını terk ediş öyküsü, entelektüel ruhu, özgürlüğe düşkünlüğü ve herkesten farklı olan duruşuyla sosyetenin hayatını renklendiren bir figür haline gelir.


Melankolik bakışları ve ulaşılmaz tavırlarıyla Archer'ın yüreğine hançer gibi saplanan bu genç kadın, özlemini duyduğu duyguların karşılığını da bu genç adamda bulur. Peki, hiçbir şeyin gizli kalmadığı bir toplumda aşkı özgürce yaşama arzusu, iki âşık için mümkün olabilecek midir? 19. yüzyıl Amerikan edebiyatının önemli kadın yazarlarından Edith Wharton'ın Pulitzer Ödülü alan romanı Masumiyet Çağı, gizli bir aşk hikâyesini, toplum yargıları ile insan psikolojisinin kesiştiği bir çerçeveden ele alıyor.

5 Kasım 2014 Çarşamba

Film: AŞK (HER)


2 saat 6 dk.
ABD, 2013 yapımı


Aslında bu filmi izleyeli yaklaşık 2 hafta oldu, taslaklarımda kalmış yazı. Zaten şu aralar film de izleyemiyorum kitap da okuyamıyorum:( Cumartesi günü taşınacağımdan toplanmaya çalışıyorum, ama ne zor bi şeymiş 2 çocukla taşınmak yahu! Mehteran takımı gibiyiz 2 ileri 1 geri, Allah sonumuzu hayır etsin bakalım, elbet toplanırız herhalde:)



Filmimizin konusu şöyle: Mektup siparişleri alan bir şirkette (o ne ola ki demeyin efenim, geleceğin dünyasında insanlar, doğum günü, yıl dönümü gibi özel günlerde mektup siparişi veriyorlar ve sevdiklerine yolluyorlar.)  çalışan Theodore karısından boşanma sürecindedir. Karısını sevmesine rağmen karısının isteği üzerine boşanmaya razı olur. Hayatı karmakarışıktır ve yapay zeka diyebileceğimiz bir işletim sistemi alarak hayatını bir nebze düzenlemeye çalışır. Ancak gün geçtikçe Samantha (işletim sistemi) ile ilişkileri garip bir hal alır. 

Filmin senaristi ve yönetmeni, Being John Malkovich ( John Malkovich Olmak) filminin de yönetmeni olan Spike Jonze.  Jonze, bu filmle En İyi Orjinal Senaryo Oscarını almış.

Samantha'yı da Scarlett Johansson seslendirmiş. Ama o nasıl bi sestir yav! Bu sebepten filmi dublajsız seyretmenizi öneririm.

Film yer yer komik ama geleceğin insanlarının yalnızlığına hüzünlü bir bakış sunduğundan filmin dramatik yönü daha ağır basıyor. İzlenesi bir film...

17 Temmuz 2014 Perşembe

TESS- Thomas Hardy






Martı Yayınları
543 sayfa
Çeviren: Özgür Umut Hoşafçı



     Her ay klasik bir eser okuma hedefim kapsamında olan bir kitaptı Tess. Kitaba başlarken Kamelyalı Kadın etkisi yaşayacağımı düşünerek büyük umutlar besledim ama aradığımı bulamadım malesef:(  Kamelyalı Kadın'da "konu basit ama ne güzel anlatmış yazar, klasiklerin klasik olma nedeni de bu sanırım" demiştim. Tess'de karakterleri benimseyemedim, sevemedim. Hepsine ayrı bir uyuz oldum. Tess'i omuzlarından tutup kızım bu kadar ezik olma diyerek sarsasım, Angel'i seninki de aşk olacak diyerek paylayasım, Alec'i de Allah'a havale edesim geldi!:)

     Konumuza kısaca değinirsek...19. yüzyıl İngiltere'sinde toplumsal sınıflar önem arz etmektedir. Alt sınıfa mensup olan Tess, babasının aslında soylu bir aileye (d'Urbervilles) mensup olduklarını öğrenmesiyle soylu akrabalarının yanına gönderilir, olur ya zengin bir kısmeti çıkar da hanımefendi sınıfına terfi eder biz de paçayı kurtarırız babında. Tess'in hayatı da bu kararla tamamen değişir. 

     Ayrıca o dönemdeki romantizm anlayışı günümüzden bir hayli farklıymış. Örneğin;

     "Sana otlaktaki o son günden beri düşündüğüm çok önemli bir şey sormak istiyorum. Yakında evlenmeyi düşünüyorum. Çiftçi olduğum için çiftlik idaresini iyi bilen bir eş istiyorum. Karım olur musun?" şeklinde bir evlilik teklifi düşünemiyorum. Oldu canım mutluluklar sana! Çiftliğe ırgat alıyordun sanki tövbe tövbeee....

     Ya da "Ah o incecik kolların, bacakların nasıl da titriyor! Yeni doğmuş bir buzağı kadar zayıf olduğunun farkında değil misin?" Olmadı Thomascım yeni doğmuş ceylan falan de bari buzağı nedir yahu?


     Kitabı okurken yazım hataları, anlam bozuklukları nedeniyle zorluk yaşadım. Alın size bir kaç örnek:


...Yüzünü yakın zamana kadar yabancısı olduğu vadiyi çevreleyen doğal engeli aydınlatıyordu. (s. 117)

...Sizin hakkında aldığımız onca haberden sonra böyle olacağını kim tahmin ederdi? (s.126)

...Tess uzun süre eve kapandıktan sorna evde yapabileceği hiçbir şey olmadığını görünce bu süreyi tarlalarda çalışarak değerlendirmek istemişti. (s.137)

...Diğer kadınların davranışları da aslında az çok Tess'inkiyle tüm topluluk her demetin tamamlanışında, kadril dans oyuncuları gibi  yan yana geliyor, her biri demetini on ya da bir düzinelik yığınlar meydana gelinceye kadar ötekilerinin üstüne bırakıyordu. (s.137)

...Doğrusunu söylemek gerekirse hem müzik, hem de bunun çalmışı zayıftı; ama aralarındaki yakınlık tamdı. (s.183)

   Her şeyde, toplumsal bir düşünceyle herkesle birlikte çalışdan Angel Clare arada sırada başını kaldırıp bakıyordu. (s.205)

...Görebildiği kadarıyla, bu güne dek bu kültürün etkisi altında yetişenlerin yalnızca entelektüel yeteneklerinin etkilenmişti. (s.241)

...Clare'in aşkının ateşi öylesine elle tutulurdu ki, Tess bu sevgiden yakıcı güneşte altında duran bir çiçek gibi kaçmaya çalışıyordu. (s.248)

...Angel düğünden önce, yalnızca birer aşık ve sevgili oldukları şu dönemde, Tess'le birlikte bir gezinti yaparak mandıradan uzakta bir gün geçirmenin çok iyi olacağını. (s.300)

...Törenini heyecanı da yatışmıştı artık.(s.308)

...Aralarındaki anlaşmazlığı gizli tutmaya, konu üzerinde herhangi bir tartışma, konuşma yapmadan girmeden kendiliklerinden karar vermişlerdi. (s.361)

...Tess kıza yaklaşmıştığında kocasının kardeşleri hemen arkasından geldiler...(s.420)


     Kitabın kapağı da itici geldi bana. Fotoğraf kapaktansa çizim kapakları tercih ediyorum sanırım. Çizimler daha doğal, daha içten, daha yaratıcı geliyor. 


     Martı Yayınlarının kitaplarının bölümler halinde ilerlemesi ise olumlu bir özellik zira şu bölümü de okuyayım sonra yatarım diye diye baya bir bölüm bitiriyorum:) O yüzden Martı'nın kitapları kalın da olsa bir çırpıda bitiveriyor.





     Tess'in filmini de merak ettim doğrusu. Roman Polanski romana oldukça sadık kalarak çekmiş filmi ve Charles Manson çetesi tarafından öldürülen karısı Sharon Tate'e ithaf etmiş zira Sharon Tate bu romanın filme çekilmesini ve başrolde de kendisinin oynamasını istemiş.



     Her ne kadar yazarın bu kitabından umduğumu bulamasam da Çılgın Kalabalıktan Uzak romanı bir sonraki tercihim olacak.


Kitap Tanıtımından:


     Thomas Hardy'nin en güçlü eserlerinden biri olan ve ünlü yönetmen Roman Polanski'nin sinema tarihinin bir başyapıtı haline getirdiği Tess, 19. yüzyıl İngiltere'sinin toplumsal yargılarını ve bireysel analizlerini içeren, estetik düzeyi yüksek, lirik bir hikâyedir.Toplumun alt sınıfından bir aileye mensup olarak dünyaya gelen Tess, ev işlerinden başını kaldıramayan annesi, sarhoş babasına rağmen kendi ayakları üzerinde durmaya çalışmaktadır. Hayatını kazanmak üzere işe başladığı mandıra çiftliğinin beyinin Tess'e olan karşılıksız duyguları, genç kızın kaderini bilinmez bir yola sürükleyecek, Tess, gerçek aşkı ve yaşamın ona dayattığı yol arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaktır…

Yazar Hakkında
     Thomas Hardy, (d. Dorchester 2 Haziran 1840 - ö. Dorchester 11 Ocak 1928) İngiliz yazar ve şair.
      Thomas Hardy 1840'ta bir dülgerin oğlu olarak dünyaya geldi.İlk sanat duygularını babasının çalıştığı yapılar karşısındaki gözlemleriyle geliştirmiştir.Mesleği mimarlıktır.Londra'da okumuştur. Mezuniyetinin ardından yazarlık hayatına atıldı. Önceleri roman yazdı, daha sonra romanı bırakarak şiir alanında çeşitli eserler verdi. Kır ve köy romanları yazarak, İngiliz romancıları arasında bu çığırın en önemli yazarı sayıldı. Kır manzaralarının tasvirinde, yerli hayatı aksettirmek ve köylülerin ruh hallerini incelemekte üstün bir başarı gösterdi.
     Romanları 19. yüzyıl İngiliz romancılığının gerçekçiliğin zirvesine ulaştığı çağın öncüleri olma vasfını taşır. Romanlarındaki kahramanları tamamı ile gerçekçi bir görüşle ve abartı olmaksızın anlatır. Yapıtlarının önemli bir bölümü İngiltere'nin güneybatısındaki hayalî Wessex adlı bir bölgede geçer.1878 - 1895 arası, yazarın en başarılı dönemi olarak görülmektedir. Ömrünün son 30 yılını sadece şiir yazarak geçirmiştir.

Eserleri
  • Bir Çift Yeşil Göz (1873)
  • Çılgın Kalabalıktan Uzak(1874)
  • Tess (1891)
  • Karanlık Jude
  • Ağaç İşçileri
  • Orman Köylüleri
  • Yuvaya Dönüş
  • Ethelberta'nın Eli
  • İlgisizin Biri
  • Kulede İki Kişi
  • West Poley'deki Serüvenlerimiz
  • Wessex Öyküleri
  • Garip, Neşeli ve Sıradan
  • Solmuş kol
 Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Thomas_Hardy